" İnsanlar çözümü göremediklerinden değil, sorunu göremediklerinden çözümsüz kalır. "
" It isn't that they can't see the solution. It is that they can't see the problem. "
Gilbert K. Chesterton

Card image cap

YETKİN AKIL-2

“Sözde Düşünme’ye (false-pseudo thinking[1]) yol açan nedenlerin irdelenmesi yoluyla Doğru Düşünme (exact thinking[2]) pratiklerinin gerçekleştirilmesi mümkün olabilir” varsayımı, düşünme-anlama-ifade becerileri yetmezliği olarak adlandırılan yaygın soruna[3] çözüm ipuçları geliştirilmesine temel alınmıştır[4].

Kimi gözlemler ve çıkarsamalar..

İlk farkına vardığım gerçeklik, doğru düşünme’nin nasıl gerçekleştirilebileceğini aramadan önce, çoklukla rastlanabilecek düşünme biçimlerine daha dikkatle yoğunlaşmak gereği oldu. Buna yol açan da, -kendim de dahil- rastladığım kişilerin büyük çoğunluğunun düşünme biçimlerinin, kitabi gösterimiyle:

 (x ⇒ y) ⇒ ((z ⇒ x) ⇒ (z ⇒ y))[5]

kalıbına kolayca tercüme edilebilecek gibi olmadığıydı.

Birincisi üzerinde tartışılan düşünceler (yani, X, Y, Z’ler) çerçevesi tanımlanmış olgular[6] olmayıp, yere, zamana, koşullara göre değişebilen, üstüne üstlük tanımları da kişiden kişiye değişebilen düşünce lifleri biçimindeydi..

Kitabi şekle tercüme güçlüğü yaratan bir diğer etmen, düşünce liflerini birbirine bağlayabilecek mantık operatörlerinin[7] bilinenlerden farklı oluşlarıydı. Örneğin “Demokrasiye geçme kararının neredeyse 50-50 gibi bıçak sırtı bir dengede alındığı gerçeğine karşı çıkmak tarih bilmezlik değilse, mutlaka bir niyet aranmalıdır” gibi bir ifadeyi oluşturan “demokrasiye geçiş kararı” ve “kararın onay düzeyi” arasındaki “bıçak sırtı gibi” operatörü ya da “mutlak doğru olduğu belli olan bir gerçeği(!) onaylamama” ile “tarih bilmezlik” arasındaki “bir niyet aranması gerekliliği” operatörü, nasıl ifade edilecektir?

Tercümeyi güçleştiren başkaca öğeler de var: Bu tartışmayı daha anlamlı bir düzeye getirmek için taraflardan birisinin herhangi bir girişiminin diğerinin alınganlığına yol açabileceği gibi bir olasılık nedeniyle, “söylediklerinize bütünüyle katılıyorum ama...” şeklindeki bir “joker operatör”ün devreye girmesi ve bu arada üçüncü bir kişinin “arabuluculuk yoluyla tarafları uzlaşıya çağırması”ndan oluşan, hayali gibi görünse de gerçeğin çokça basitleştirilmiş bir temsili son derece yaygın görünüyor.

Durum o ki, “düşünme, anlama ve ifade yetmezliği” olarak ele alınan sorun, “X, Y, Z,...vd olgular arasındaki bilinen mantık operatörlerinin usulüne uygun kullanılmayışı”ndan daha farklıdır ve bünyesinde en azından görünenlerden farklı sorun yapı taşlarını da barındırıyor. Hatta denilebilir ki, mantık operatörlerinin yerinde ve/ya doğru kullanılıp kullanıl(a)mayışı, sorunun oldukça arka sıralardaki bir parçası olup, kanımızca sorunun yarattığı zararın büyük bölümü şu yapı-taşlarından kaynaklanıyor:

  • Değişime Dirençli Doğrular: Akıl alanlarımızı daraltan çok sayıda sınırlandırıcının[8] etkisiyle oluşan bir süzgeç, kişilerin gerek iç dünyalarından kaynaklanan, gerekse dışarıdan gelen bilgileri süzüp, ancak o daraltıcılara takılmayanları geçirip geri kalanını bloklayan bir rol oynuyor. Bu süzgeçler kişilerin düşünme süreçlerini en derinden etkileyen etmen olarak görünüyor.

Süzgecin en büyük olumsuz özelliği, kendisine gelen tüm bilgileri (ve sezgileri) süzerken bir yandan da kendini güçlendirebilecek olanları toplayarak “giderek süzme gücünü artırması”dır.

  • Yargı temelli tartışma kültürü: TV tartışmaları gözlemlendiğinde hemen dikkat çekebilecek bir özellik, tarafların genellikle yargılar yoluyla tartıştıkları, yargıların bazen sağlam (olgu temelli), çoğu zaman ise zayıf (zan, tahmin, inanç temelli) düşünce liflerinden oluştuğudur.

Bir tartışma kültürünü oluşturabilecek genel kabul görmüş ve tartışan taraflardan en az birisinin diğer(ler)ini oyun alanına davet edeceği bir yöntem[9] bulunmayışı nedeniyle, tartışmaların başlangıcından daha ileri bir noktaya varılabilmesi genellikle mümkün olamıyor; bazen de istenmedik noktalara uzanabiliyor[10].

Her yargının en az bir ön koşulu olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesi ise bu sorunu daha da derinleştiriyor.

  • Saklı amaçlar: İster tek kişinin isterse birden fazla kişi arasındaki tartışmaya konu olsun bir tartışmanın amacı, “tek veya ortak çabayla gerçeğe ve/ya doğruya ulaşmak” yerine, belirli amaçlara (karşı görüşü çürütmek, bağlı olduğu inanç veya ideolojilere ait doğruları benimsetmek gibi) hizmet etmek olduğunda, düşünce lifleri ve mantık operatörleri bozulmaya uğruyor.
  • Kavram dağarcığı zafiyeti ve dolgular: Bir düşünme zincirini bütünüyle geçersiz kılabilecek şey, kullanılan düşünce elementlerinin tanımsızlığı ve/ya gerekli kavramların bulunmayışıdır. Örneğin, aralarında döngüsel mantık[11] ilişkisi bulunan iki değişken arasındaki bir problemi doğrusal mantıkla açıklamanın imkansızlığı ya da kirli çıkar[12] kavramını çıkar çatışması deyimiyle açıklamaya kalkışmak gibi.

Kısmen dağarcık zafiyetini örtmek, kısmen alışkanlık ama büyük ölçüde birbiriyle mantık bağlantısı kurulamayacak söz dizilerini birbirine ekleyip -haklı çıkmak, çürütmek, savını kanıtlamak vbg- amacına ulaşmak için zayıf içerikli ama güçlü görünüşü dolgularla uzatılmış ifadeler.

  • Kuşkusuzluk[13]Septik kuşku eksikliği[14] bir epidemi kadar yaygındır. Birbirine güvensizliğin bu denli yaygınlığı[15] ile yaygın kuşkusuzluğun bir arada bulunması bir oksimoron sayılabilir.
  • Örtülülük: Net biçimde ortaya konulması gereken düşünce zinciri baklalarının ya da bunları birbirleriyle ilişkilendirecek mantık bağlaçlarının[16], alınganlık, çıkar hesabı ve benzeri nedenlerle örtük şekilde (ima yollu) kullanılması. Örneğin, “ileri sürdüğünüz çıkarıma katılmıyorum, çünkü...” yerine, “söylediklerinize tamamen katılıyorum, ama tam tersini de düşünmekten kendimi alamıyorum” gibi ifadeler oldukça sıktır.
  • Örnekleri kanıt olarak kullanmak: Sık başvurulan ve bir iddiayı kanıtlamak amacıyla değil de zihinlerde canlandırılmasını kolaylaştırmak amacıyla işe yarayabilecek bu yöntem, dönerek gerçek bir kanıt aracı olarak kullanılır hale gelmiş bir yanıltıcıdır. Örneğin, futboldaki sonuçsuz akınlar ve gol metaforu anlamayı kolaylaştırabilir ama bir savın doğrulanması açısından sıfır değerdedir.
  • Ve mantık okur-yazarlığı eksiği: Yukarılarda değinilen formel mantık ile ilgili yetmezliklerdir.

Bu yetmezlikler giderilebilir mi ya da?

Aralarında birleşerek bir Düşünme Kültürü oluşturan bu etkiler altında Doğru Düşünme olarak nitelenebilecek bir sürecin ortaya çıkması mümkün olamayacağı gibi, bunlarla tek tek mücadele etmenin de imkansız değilse de “pek güç” olacağı görülebilir.

Buna göre -ister istemez- geriye birkaç seçenek kalıyor:

  • Cari düşünme kültürüne sahip, ama yine de onun -yukarıda sıralanan- öğeleri ile mücadele etme iradesine sahip olanların kendini kurtarabilme çabaları.
  • Farklı zihinsel kurguya sahip kişilerden oluşan bir grubun oluşturabileceği Yetkin Aklı[17] kullanarak cari Düşünme Kültürü’nü değiştirebilecek yolların geliştirilme olasılığı: Düşük bir olasılık sanılabilse de en ümitvar olabileceklerden birisidir.

Şu ikisi ise üzerinde en çok durulması gerekenler olarak görünüyor:

  • Egemen düşünme kültüründen kendini kurtarabilmiş olanlar: Bu tür kişiler sadece bulunmayı bekliyor. Bu kişiler arasında oluşturulabilecek gevşek ağlar yoluyla, çevrelerinde “kendi kendini yaygınlaştıran[18]” etkiler yaratmalarının yolları bulunabilir.
  • Çocuk ve gençler: İğne ile kuyu kazmak gibi görünse de en güvenli yoldur. Kendilerine verilmiş değerli hediyelerle (merak ve ikiz kardeşi septik kuşku, yaratıcılık, kolay öğrenebilirlik gibi) dünyaya gelmiş çocuklar için herhangi bir öğretme / benimsetme girişimine ihtiyaç olmadan -hatta böyle girişimlerden uzak kalıp sadece o hediyeleri bozmadan- zihinlerine kimi yapay süzgeçler (dini veya ideolojik) yerleştirmeye çalışmadan özgür düşünceli bireyler haline gelmelerine izin verilmesi yeterlidir.

Bununla beraber, kolay görünüşlü bu çözümün önündeki büyük engel, bir bölümü iyi bir bölümü ise çağdışı niyetlerle çocuklara yönelen benimseticilik[19] girişimleridir. Bu girişimleri önleyebilmek ancak erişkinlerde bir değerin oluşup ön plana çıkmasıyla mümkün görünüyor: O da “koşullanmama hakkı[20] denilebilecek bir haktır.

Halen ülkemizde çocukların bir bölümü dini eğitim adı altında, bir bölümü de laik eğitim adı altında yetiştiriliyor. Net olarak her iki eğitimin de -büyük ölçüde- koşullandırmaya dayalı olduğu bellidir. Birinciler bunu “dinimizin öğretilmesi”, ikinciler ise “Atatürkçü düşüncenin egemen kılınması” adına yapmakta olup; ama her ikisinin ortak yanı, kendi koşullandırıldıkları kalıpları diğerlerine de “benimsetmek”ten ibarettir. Halbuki, gerek “sorgulamaya dayalı iman[21], gerek “akıl-sezgi bütünlüğü[22] ve gerekse “en hakiki yol göstericinin -saf septik kuşku demek olan-bilim olduğu” ilkeleri tam olarak benimsetme karşıtı ve sorgulamaya dayalı değil mi?

Buna göre yapılabilecek olan bellidir: Her iki kesime de her ne öğreniyorlar ise bunların koşullandırmaya başvurulmadan sorgulamaya açık biçimde tasarlanması gerektiği; toplumsal barışın ve bireysel özgürlüklerin (inanma ve inanmama dahil) buna bağlı olduğunun yaygın iletişim.

Sonuç

Düşünme, anlama, ifade becerileri yetmezliğiyapı-taşı[23], uzun süreler boyunca üremiş ve kendini korumaya almış bir Düşünme Kültürünün dışavurumudur. Kültürler kısa sürede oluşup değişmeyeceğine göre, en azından bazı olumsuz etkilerinin azaltılması amacıyla, olumsuzluğu yaratan (yukarıda sıralanan) öğelerin her biri açısından iyileştirici sosyal tohumlar[24] bulunup kullanılabilir.

Esas üzerine gidilmesi gereken iki önlemden birisi cari düşünme kültürünün olumsuzluklarından bir biçimde korunabilmiş olanların bulunup gevşek ağlar yoluyla işbirliği yapılmasıdır. Bulma konusu rastlantılara bırakılmayıp bir yöntem uyarınca yapılmalıdır.

Diğer önlem, koşullandırıcı eğitime tabi tutulan çocukların, kendilerinin, ailelerinin, öğretmenlerinin koşullandırıcı eğitim konusunda bilinçlendirilerek yapılmakta olan yanlıştan bir ölçüde de olsa dönmeleridir.

Bütün bunların üstünde ve ötesinde, yetkin akıl üretimi çalışmalarına toplum desteğinin artırılmasının toplum geleceği açısından sonuçlarının anlatılması gerekiyor.

 

Tınaz Titiz

30 Ocak 2022

 

 



[1]Pseudo-thinking process in solving logic problem - https://doi.org/10.1088/1742-6596/1188/1/012090

[2]Exact Thinking in Demented Times” (Aklın Askıya Alındığı Zamanlarda Doğru Düşünme), Karl Sigmund (1945) adlı eser, benzer bir yaklaşımın 2022 Türkiyesi’nde geçerliğini irdelemek amacıyla anılmıştır.

[3]Söz konusu “yaygınlık” yargısı, iki çalışma grubuna, birisi 2017 diğeri ise 2022 yılında sorulan “Toplum sorunlarına yol açan kök sorunlar sizce nelerdir?” sorusuna, e-Beyin Fırtınası yoluyla verilen cevaplara; ve PISA testlerinde öğrencilerimizin aldıkları olumsuz sonuçların irdelendiği çalışmalara dayanmaktadır. Bkz. http://bit.ly/2rO2k3bhttps://ggle.io/4Mbive https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/256408

[4]Bu çalışma Birleşik Akıl Ağı® adlı Beyaz Nokta® Gelişim Vakfı platformunca yapılmaktadır. Bkz. www.BirlesikAkilAgi.com

[5]Z, X ise ve Z, Y ise, o halde X, Y’dir.

[6]Olgu, varlığı deneyle kanıtlanmış şey (TDK)

[7]Bkz. https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Matematiksel_sembollerin_listesi&action=edit§ion=7

[8]Bkz. Akıl Daraltıcılar Zihin Haritası. https://bit.ly/3E6VXc6

[9]Bir örnek olarak bkz. Sorun Ele Alma Algoritma önerisi. https://bit.ly/3nw9cxU

[10]Bkz. https://www.youtube.com/watch?v=Ct8NxuOF7rA

[11]Bkz. Döngüsel Mantık. https://www.kavrammutfagi.com/kavram/dogrusal-mantik---dongusel-mantik

[12]Bkz. Kirli Çıkar. https://www.kavrammutfagi.com/kavram/kirli-cikar-catismasi-conflict-of-interest-cikar-celiskisi

[13]Bkz. Kuşkusuzluk. https://www.kavrammutfagi.com/kavram/kuskusuzluk-ezber

[14]Bkz. https://www.zanka.com.tr/1938/kuskusuzluk-bir-hastaliktir

[15]Kişiler arası güven endeksi araştırması için bkz. https://www.tepav.org.tr/tr/blog/s/5273/Turkler+neden+birbirine+guvenmez_+

[16]A.g.e. 7

[17]Yetkin (birleşik) Akıl için bkz https://bit.ly/3FRyahdhttps://www.kavrammutfagi.com/kavram/birlesik-akil--yetkin-akil-

[18]Damon Centola (bkz. How Behavior Spreads, https://bit.ly/3HfacOL), bir grubun 1/4’ünün ikna olduğu bir fikrin kendiliğinden yaygınlaşacağına işaret ediyor.

[19]Bkz. https://tinaztitiz.com/2012/05/25/bir-test-laikci-misiniz-dinci-mi/

[20]Bkz. https://tinaztitiz.com/2012/06/20/kosullanmama-hakki/ve ​​https://tinaztitiz.com/2012/05/25/yeni-dusunme-bicimi-kosullandirmamaya-dayali-olmalidir/

[21]Tahkiki iman için bkz. https://goo.gl/wyu1Yq

[22]Akıl-Sezgi bütünlüğü. Bkz. https://tinaztitiz.com/2012/05/25/akil-sezgi-sarmali-parcalanirsa-ne-olur/

[23]Sorunlar Bulamacını oluşturan yapı-taşları için bkz. https://bit.ly/3pPzSuX

[24]Sosyal Tohumlama için bkz. www.SosyalTohumlama.com

Search