Din ve Bilim
BAA® çalışma grupları tarafından "Din ve Bilim" başlığında aşadaki raporlar üretilmiştir. Ropar detaylarına ilgili belge adına tıklanarak ulaşılabilir.
İlgili raporlara ait özet bilgiler aşağıda okuyucuların ilgisine sunulmuştur.
Hıristiyan ve İslam Toplumlarında
“Gelişim üzerine mezheplerin etkisi” perspektifinde
“İslam’ın Altın Çağı”nın ardındaki “sır”ın incelenmesi
Serhat Aydoğan, PhD.
Giriş
İnsanoğlu hayatını kolaylaştıracak veya daha keyifli hale getirecek yolları bulma konusunda doğal bir isteğe ve beceriye sahiptir ve bu sayede çok ilkel şartlardan günümüzün şartlarına gelmek mümkün olmuştur.
Ancak insanoğlu bu niteliklerini her zaman tam performansı ile kullanamamıştır. Çünkü bu niteliklerin kontrolsüz kullanımı, bazen bir aile içerisinde (aile reisi tarafından), bazen bir iş ortamında (amirler tarafından), çoğu zaman da toplum içerisinde (siyasi ve/veya dini otoriteler tarafından) tehlikeli görülmüştür.
Dolayısıyla bu niteliklerin baskı altında tutulduğu şartlarda toplumların “ilerlemesi/değişimi” durmuş, serbest kaldığı şartlarda ise büyük ilerlemelerle beraber (bazen toplumun en azından bir kısmının hoşlanmadığı) bazı (sosyal vb. alanlarda) radikal değişimler de yaşanmıştır.
Tarih böyle süreçlerle doludur. Ve maalesef bunların çoğu (özellikle bazı toplumlar için) olumsuz (yani “ilerlemenin” durduğu) süreçler iken az sayıda “olumlu süreç” ise gerçekleştiği dönemden günümüze değin etkilerini sürdürmüş, bazıları da sadece gerçekleştiği dönemde kalmış ve tarih kitaplarının konusu olmuştur.
Yakın dönemden bir “gelişim” süreci örneği
Yakın dönemde yaşanmış/yaşanmakta olan “olumlu” süreçlerden bir tanesi olarak, dünyadaki hızlı “bilimsel ve teknolojik gelişimi”, bunda rol alan ülkeleri ve ardındaki sırları incelemek istersek, ülkelerin gelişimi ile ilgili en sık başvurulan iki referanstan yararlanabiliriz. Bunlardan bir tanesi ülkelerin gelişim durumu ile ilgili olarak Birleşmiş Milletlerin yürüttüğü “İnsani Gelişim İndeksi” çalışması, diğeri ise Nobel Ödüllerinin ülkelere göre dağılım durumu olabilir.
“İnsani Gelişim İndeksi” çalışması, ülkelerin yakın dönemde nasıl bir gelişim içerisinde olduğunu farklı boyutlarıyla ele almaktadır. Çalışmada temel boyutlar olarak; “Ortalama ömür , eğitim ve kişi başı gelir” gibi parametreler dikkate alınmakta ve bunlara bağlı bir “İnsani Gelişim İndeksi (Human Development Index)” değeri ortaya çıkmaktadır.
Bu çalışmanın en yeni (2016) sonuçlarına göre büyük Batı ülkelerinin gelişim sıralaması aşağıdaki gibidir:
- Norveç
- Almanya
- Danimarka
- Hollanda
- Kanada
- ABD
- İsveç
- İngiltere
- Fransa
- Belçika
- Finlandiya
Şimdi bu sıralamanın ardındaki sırları incelemek istersek bazı doğru sorular sormamız lazım. Örneğin, bu ülkelerin insani gelişim açısından dünyanın en ileri ülkeleri haline gelmesinde acaba “yakın dönemde (herhangi bir siyasi ve/veya dini otoritenin baskısı altında olmadan) yaşanmış bir kalkınma hamlesi etkili olmuş mudur?”
Raporun devamınına ulaşmak için tıklayınız.
DİN VE BİLİM’İN YANLIŞ KONUMLANMIŞLIĞI
GİRİŞ
Bu sorun Şubat 2017 tarihinde şu soru ile başlayan bir çalışmanın parçalarından birisidir: Türkiye’nin sorun stokunda biriktirdiği ve giderek arttığı gözlenen meselelerine yol açan az sayıda kök sorun nelerdir ve bunlar çözülebilir mi, nasıl?
Bu yolda bir grup katılımcı bir e-Beyin Fırtınası (e-BF) yoluyla sorun adayları üretmiş ve ardından ortak akılla süzülerek http://bit.ly/2rNQ16P adresindeki sorunlar elde edilmiştir. İşte bunlardan No1 ile işaretlenen -ki en önemli olduğunu ima etmiyor- “Din ve Bilim”in Yanlış Konumlanmaları” olarak ifade edilen sorun, bu çalışmanın konusunu oluşturuyor.
Yukarda değinilen süzülmüş kök sorunlar üzerinde çalışmak isteyen gönüllü gruplardan birisinin çalışmaları sonunda ortaya çıkan “Temel Kabuller”, “Sorun parçalıdır”, “Sorun’un Başlıca Nedenleri” ve “Nereye ve Nasıl Bir Stratejiyle Varmak İstiyoruz?” başlıklarından ibaret bölüm http://bit.ly/2xvUG1b adresine tıklanarak görülebilir.
Bundan sonra yapılan çalışmalar, çalışma grubu üyelerinin bireysel çalışmaları olarak devam etmiş olup doğal olarak sadece kişisel kanaatleri olarak değerlendirilmelidir. Aşağıdaki yorumlar da bu çerçevededir.
İlerlemeden önce işaret edilmesi gereken nokta, aşağıdaki yorumlamalarda, din ve bilimin evrensel bağlamlarında değil, çok daha dar olarak Türkiye’deki kurumsallaşması ve kazandığı anlamlar çerçevesinde ele alındığıdır. Ayrıca da, bütün olumsuzluklara rağmen bu alanlarda çok sayıda değerli insanın yetişmiş ve var olduğu gerçeğinin de söz konusu “yanlış konumlanmışlık” ile ilişkilendirilmemesi gerekir.
Türkiye’nin seçimlere kilitlendiği bugünler için bu ve benzeri konular pek anlamlı görünmese de, seçim sonuçları her ne olursa olsun gelecek günlerde -aynen geçmiş günler gibi- “sorun stokumuz”un yine gerçek 1 numara olacağı inancıyla bu doğurgan sorun üzerindeki çözüm önerilerimi ilgilenenlerin dikkatlerine sunarım.
Tınaz Titiz
Çalışma Grubu Üyesi
Mayıs 2018
Raporun devamına ulaşmak için tıklayınız.